15 Kasım 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında Kolluk Eğitimi İşbirliği Mutabakat Zaptı”, sadece iki ülke arasında yapılan bir anlaşma değil, aynı zamanda Türkiye’nin Ortadoğu’da adalet ve barış mücadelesindeki kararlılığını ortaya koyan bir adım olarak dikkat çekmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde şekillenen bu politika, mazlumların yanında dik bir duruş sergileyen, zalimlere karşı ise hukuk ve strateji zemininde etkili mücadele veren bir Türkiye profili ortaya çıkarmaktadır.
Bu anlaşma, 24 Mayıs 2022 tarihinde Ramallah’ta imzalanmış ve 7509 sayılı Kanun ile onaylanmıştır. Mutabakat zaptı, Filistin’in kolluk kuvvetlerinin eğitilmesi, jandarma ve askerî altyapısının güçlendirilmesi gibi kapsamlı iş birliği adımlarını içermektedir. Filistin’in Türkiye’yi resmî olarak topraklarına davet etmesi, iki devlet arasında gelişen güven ve iş birliğinin en somut göstergesidir.
Anlaşma, Türkiye’nin Filistin’in güvenliği ve özgürlüğü için uzun süredir ihtiyaç duyulan stratejik adımların bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Geçmişte böyle bir irade ortaya konulmamış olması, Filistin’de yaşanan trajedilerin derinleşmesine neden olmuş, işgalci İsrail’in saldırganlığına karşı uluslararası alanda yeterli tepki gösterilememiştir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye, bölgedeki dengeleri değiştirmek için kararlılıkla hareket etmekte ve Filistin halkının yanında yer almaktadır.
Devletler arası anlaşmalar, özellikle başka bir devletin topraklarına yönelik iş birliği süreçleri, uzun diplomatik hazırlıklar ve stratejik planlamalar gerektirir. Türkiye’nin Filistin’e yönelik bu kapsamlı iş birliği de dikkatle planlanmış bir diplomatik sürecin ürünüdür. Bugün Türkiye’nin Filistin’de karakolların kurulmasından jandarmaların eğitilmesine, askerî sistemin modernize edilmesinden teçhizatlandırılmasına kadar her aşamada Filistin devletine destek sunması, bu uzun vadeli çabaların sonucudur.
Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, diplomasiyi bir silah gibi kullanmakta ve hukuki zemini titizlikle hazırlamaktadır. Bu kararlılık, sadece Filistin meselesinde değil, Libya, Karabağ, Somali ve Katar gibi diğer uluslararası meselelerde de kendini göstermiştir. Örneğin, Libya’da meşru hükümete verilen destek, Karabağ’ın işgalden kurtarılması için Azerbaycan’a sunulan stratejik yardım ve Somali’de terör örgütü Eş-Şebab’a karşı verilen mücadele, Türkiye’nin bölgesel ve küresel ölçekteki gücünü kanıtlamıştır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan’da düzenlenen COP29 İklim Zirvesi sırasında İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un Türk hava sahasını kullanmasına izin vermemesi, Filistin’e verilen desteğin bir diğer göstergesi olmuştur. Bu karar, Türkiye’nin İsrail’in saldırgan politikalarına karşı sessiz kalmayacağını, Filistin halkının haklarını savunma konusunda kararlılıkla hareket edeceğini dünyaya ilan etmiştir. Bu adım, Erdoğan’ın zalime karşı dik duruşunun ve mazlumun yanında yer alma anlayışının somut bir örneğidir.
Bugün Ortadoğu’da, hatta dünya genelinde Türkiye’nin yanında durduğu tarafın kazandığı gerçeği, birçok örnekle kanıtlanmıştır. Libya’da, Azerbaycan’da, Katar’da ve Somali’de Türkiye’nin desteği, bu ülkelerde haklı mücadelelerin zaferle sonuçlanmasına vesile olmuştur. Aynı şekilde Filistin meselesinde de Türkiye’nin liderliği, Filistin halkı için umut ışığı olmuştur. İsrail’in arkasında Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve diğer süper güçler olsa da Türkiye’nin kararlı duruşu, bölgedeki dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahiptir.
İsrail devleti, uluslararası hukuk ve insan haklarını ayaklar altına alarak Filistin topraklarında sistematik bir soykırım politikası yürütmektedir. Çocuk, kadın, yaşlı demeden sivillere yönelik saldırılar gerçekleştiren İsrail, sadece Filistin halkını değil, tüm insanlığın vicdanını hedef almaktadır. Hukuk tanımazlığı, ahlaksız politikaları ve katliamlarıyla İsrail, modern dünyanın yüz karasıdır. Bu devlet, masum insanların hayatlarını hiçe sayarak işgalci emellerini sürdürürken, uluslararası toplumun sessizliği sayesinde pervasızca hareket etmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki zalimin zulmü, mazlumun direnişiyle er ya da geç sona erecektir.
Bugün Filistin için atılan bu adımlar, sadece bir anlaşma değil, aynı zamanda bir adalet mücadelesidir. Türkiye’nin Filistin’e verdiği destek, Filistin’in bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü mücadelesinde tarihi bir dönüm noktası olabilir. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, sadece Filistin için değil, tüm mazlum halklar için adaletin ve barışın savunucusu olmayı sürdürmektedir.
İnanıyoruz ki, Filistin’in özgürlüğü ve İsrail işgalinden kurtulması, Türkiye’nin güçlü desteğiyle mümkün olacaktır. Bu süreç, tarihe Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’nin zalimlere karşı mazlumların yanında durduğu bir dayanışma örneği olarak geçecektir. Filistin’in bağımsızlık mücadelesi, Erdoğan’ın güçlü liderliği ve Türkiye’nin kararlı politikalarıyla başarıya ulaşacaktır. Bu, yalnızca Filistin için değil, tüm insanlık için adaletin zaferi olacaktır.
Abdurrahim Solmaz Genel Yayın Yönetmeni
#Filistin, #Türkiye, #Recep Tayyip Erdoğan, #Mutabakat Zaptı, #COP29, #Bakü Zirvesi, #Türkiye-Filistin İşbirliği