Ortadoğu’da yıllardır süregelen çatışmalar, yalnızca Filistinli Müslüman kardeşlerimizin değil, tüm insanlığın vicdanını derinden yaralamaktadır. Filistin’de yaşanan olaylar, insan hakları ihlalleri olarak kaydedilmekte ve bu durum, evrensel bir adalet arayışını zorunlu kılmaktadır. Bugün Filistin halkına yapılan zulüm, yarın başka milletlerin de başına gelebilir. Bu nedenle, bugün göstereceğimiz hassasiyet, gelecekte karşılaşabileceğimiz olası zorlukları önleme açısından büyük önem taşımaktadır.
Eylül ayı itibarıyla yeni eğitim-öğretim yılı başlayacak ve okullar tekrar açılacaktır. İlk ve orta dereceli okullarda, özellikle de okul kantinlerinde satılan ürünler, öğrencilerin hem fiziksel hem de ahlaki gelişimleri açısından büyük önem taşımaktadır. Veliler, çocuklarının sağlıklı ve vicdani değerlerle büyümesini isterken, bu ürünlerin kaynağı ve üretici firmaların etik duruşları da göz ardı edilmemelidir.
İsrail’in insan hakları ihlallerine karşı durmak ve bu zulmü dolaylı yoldan desteklememek adına, velilerin talepleri doğrultusunda okul kantinlerinde boykot listesinde yer alan ürünlerin satışının durdurulması gerekmektedir. Velilerin bu talebi, çocuklarının hem vicdani hem de ahlaki olarak doğru bir şekilde yetiştirilmesi için en doğal haklarıdır. Yöneticilerin bu konuda duyarlı davranarak, öğrencilerin bilinçli tüketim alışkanlıkları edinmelerine katkı sağlaması beklenmektedir.
Bu süreçte, okul yönetimlerine, il ve ilçe milli eğitim müdürlerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Satışa sunulacak ürünlerin seçiminde, Filistin halkına karşı sürdürülen zulmü destekleyen firmaların ürünlerine yer verilmemesi, öğrencilerimizin bilinçli tüketiciler olarak yetişmesine katkıda bulunacaktır. Ayrıca, bu konuda gerekli bilgilendirme ve eğitimlerin de verilmesi, öğrencilerin daha bilinçli birer birey olarak yetişmesini sağlayacaktır. Devletin yetkili kurumları da bu konuda hassasiyetle denetim yapmalı ve gerekli önlemleri almalıdır.
Bugün Filistin’e yapılan zulmün yarın bizlerin de başına gelebileceği gerçeğini göz önünde bulundurmalıyız. Bu nedenle, okul yönetimleri ve milli eğitim müdürlükleri, bu tür hassasiyetlere ciddi bir şekilde eğilmelidir. Toplumsal bilinci ve adalet duygusunu güçlendirmek için, bu tür boykot uygulamaları sadece sembolik bir hareket değil, aynı zamanda geleceğimizi koruma adına atılmış önemli bir adımdır.
Sonuç olarak, okul kantinlerinde boykot listesinde yer alan ürünlerin satışının engellenmesi, sadece bugünkü olaylara karşı bir tepki değil, gelecekte benzer durumların önlenmesi adına da kritik bir adımdır. Eğitimciler, yöneticiler ve devlet yetkilileri, bu konuda sorumluluk alarak, çocuklarımızın doğru değerlere sahip bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunmalıdır. Bu hassasiyet, hem çocuklarımızın sağlıklı gelişimi hem de toplumsal vicdanın korunması için hayati öneme sahiptir.
Bu konunun takipçisi olacağız ve çocuklarımızın vicdanlı bireyler olarak yetişmesi için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.